20 Aralık 2010 Pazartesi

Hifa Hatun...


 HİFA HATUN

Emirü'l-müminîn Hasan bin Ali -radiyallâhu anhümâ-'nın, Rasulullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-'den naklettigi bir hadis-i serifte:
"Sadece malı için bir kadınla evleneni, Allahü Teala fakir eder. Güzelligi için evlenen güzelliginden fayda görmez. Dini için onunla evlenirse, o kadin erkege bereket olur." buyurulmustur.

Hifa, Medine-i Münevvere'de, güzelligi dillerde dolasan, genç ve zengin bir kadın idi. Bir gün Peygamber Efendimiz'in -sallallâhu aleyhi ve sellem- huzuruna gelip:
"-Ya Rasulullah, bana, beni Cennete götürecek bir iş ögret!.." dedi.
Herkesin durumuna ve ihtiyaçlarına göre nasihatlarda bulunan iki cihan günesi Efendimiz:
"-Bir an önce evlenmeni tavsiye ederim. Böylece dininin diger yarısını emniyete alırsın." buyurdular.
Hifa Hanim:
"-Ya Rasulullah, bana kim küfüv (denk) olabilir? Beni, Habeş hükümdari Necaşi istemisti. Ubeydullah yüz deve ve daha bir çok sey mehir olarak vaad etmisti. Ben onu da kabul etmemistim. Siz kimi münasip görürseniz, raziyim." dedi.
O sirada gönlünden, Peygamber Efendimizin kendisini müminlerin annelerinden kilacagi ümidi geçiyordu.
Rasulullah kimseyi gücendirmemek için:
"-Yarin sabah, mescide ilk önce gelen kimse ile bu hanımın nikahini kiyacagim." buyurdular.
Sabahleyin, Rasulullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- mescide ilk önce gelecek kimseyi bekliyordu. Birden kapıda Süheyb -radiyallâhu anh- göründü..
Son derece güzel ve zengin bir kadin olan Hifa'nin aksine, Süheyb, kimsesiz, fakir, siyaha yakin renkli, çelimsiz, görünüşü hoş olmayan bir kimse idi.
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- sabah namazından sonra, Hifa Hatun'u çagırdı ve durumu bildirdi.
Hifa, Allahü Teâla'nin kazâsina ve Allah Rasulü'nün tavsiyesine gönül hoşlugu ile râzı oldu.
Bunun üzerine Rasulullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- bir hutbe okudu ve:
"-Ey Süheyb, kalk, hanımın için çarşıdan bir şey al!" buyurdu. Süheyb:
"-Ya Rasulallah, bir dirhem gümüşüm bile yok!" dedi.
Hifa Hatun, kocasina 10 bin dirhem gümüş hediye ettigini söyledi. Peygamber Efendimiz, Süheyb'i pazara gönderdi. Dügün için gerekli seyleri alip dönen Süheyb'e:
"-Ey Süheyb, simdi de haniminin elinden tut ve onu evine götür!" buyurdular. Süheyb çaresiz boynunu büktü ve:
"-Ya Rasulallah, benim evim mesciddir, nereye götüreyim?" dedi.
Yüzü güzel oldugu gibi, kalbi de güzel olan Hifa:
"-Filan yerdeki konağımı sana bagişladim. Kalk, beni oraya götür!" dedi.
Allah'in Rasülu ikisine de dua etti ve ashab-i kiramla birlikte bu yeni aileyi yolcu ettiler.
Hifa Hatun veSüheyb -radiyallahu anhuma- yemeklerini hamd ederek tamamladilar. Yatacaklari esnada, Hifa hatun:
"-Ey Süheyb, ben sana nimetim, sen bana mihnetsin. Sen bu nimete sükür için, ben de bu mihnete sabir tevfikine şükür için, gel, bu geceyi ibadet ve taatla geçirelim. Sen sükür ediciler, bende sabir ediciler sevabina kavuşalım. Zira Rasulullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-: "Cennette yüksek bir çardak vardir. Burada sadece sükredenler ve sabredenler bulunur." Buyurmuşlardi." dedi.
O gece, ikisi de taat ve ibadet ile meşgul oldular. Süheyb, ertesi gün mescide geldiginde, Cebrail aleyhisselam, geceki hallerini Rasulullah'a çoktan bildirmişti.
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
"-Ey Süheyb, geceki halinizi sen mi anlatırsın, ben mi haber vereyim?" diye sordular. Süheyb -radiyallahu anh-:
"-Ya Rasulallah, siz söyleyiniz." dedi.
Rasulullah, olanlari ve ibadetlerini anlatti. Sonra da ikisini cennet ve cemâl-i ilahi ile müjdeledi.
Süheyb sevincinden o an basini secdeye koydu ve:
"-Ya Rabbi, eger beni magfiret etmişsen, bir daha günah kirine bulaşmadan ruhumu kabz et!" dedi.
Allahü Teala, duasini kabul etti ve secdeden başını kaldırmadan onun canını aldı. Olanları seyredenler şaşırmış, bir kısmı da aglamaya başlamıştı. Peygamber Efendimiz:
"-Size bundan daha tuhafini haber vereyim mi? şu ân Hifâ da ruhunu Hakk'a teslim etti." buyurdular.
Bu iki aşk, teslimiyet ve takva âbidesinin cenaze namazını Peygamber Efendimiz bizzat kıldırdı. Ve onları yan yana defnettirdi. Başları ucuna iki tahta koyup, birine "BU, ALLAH TEÂLÂ'NIN NİMETİNE ŞÜKREDENİN  KABRİDİR"; digerine de "BU ALLAH'IN MİHNETİNE  SABREDENİN KABRİDİR" yazıldı.
Ya Rabbi, Süheyb ve Hîfâ'nin hürmetine, hepimize Allâh Rasulü'nün emir ve yasaklarina uyma titizligi ve kulluk şuuru ver. Bizi nimetlere şükreden, belâlara sabreden salih kullarinin arasina ilhak eyle! Kalbimizi senin magfiret pınarından doya doya istifade edenlerden eyle! Amin...

(Sebnem Dergisi)

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...