2 Nisan 2010 Cuma

Gül Lütfûndan Şu Sineme Hâr Düşer...

GÜL LÜTFÛNDAN ŞU SİNEME HÂR DÜŞER


Avuçlarımdan yere inci inci zâr düşer
Kudretle alnıma bir uzun intizar düşer

Hüsnünün karşısında bülbül olamadım da
Yine de gül lütfûndan şu sineme hâr düşer

Ben hâlâ yanıyorum, gönül unutmadı ki
Nitekim nisyanın kalktığı yere nar düşer

Pay etmiş adaletle güya canan zamanı
Bilmem neden hep bana uzun sonbahar düşer

Vuslat ümidi bile gençleşmeme yeterken,
Bir lahzalık firakla gönlüm ihtiyar düşer

Kelime yârla başlar, hece müdamdır yârla
Ve cümlenin sonuna nokta gibi, yâr düşer

Bir baktın ki sevgili parçaladın kalbimi
Sanırsın sinem üstüne şak-ı Zülfikâr düşer

Ey kalkanı hâr, ölme ne olur başka yerde,
Sinem kabristanında sana da mezar düşer

Çarhı almış figânım, ay utanıp saklanır
Derdime sema ağlar, tek tek yıldızlar düşer

Çözdüğün zaman hani zülfün dudak büker ya
Kalbimin en sıcak noktasına kar düşer

Sual ederler benden “Seviyor musun hâlâ?”
Dudağımdan cevaben sükûtla ikrar düşer

Mustafa TANRIKULU

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...